Biyolojik olarak anne olamayan kadınlara selam ve sevgilerimle...
Hz. Asiye...
Firavun'un karısı... Allah'ın Kur'anda mümine kadınlara örnek gösterdiği
kadın... Çocuk hasretiyle yanan bir yürek... Hz. Musa'nın ikinci annesi... Hz.
Asiye'nin, Nil'de sandığın içindeki çocuğu görünce 'bu çocuğu evlat
edinelim...'1 demesini, çocukları öldüren bir adam olan diktatör
eşini ikna etme çabasını, Musa (as)'a annelik yapmasını ve belki de en önemlisi
çocuğunun olmamasını hiç düşünmemiştim. Aslında belki de kendimin de çocuğunun
olmayacağını hiç düşünmediğimden dolayı, bu durumlar dikkatimi çekmemişti.
Damdan düşen 'bana bir damdan düşen bulun, o anlar benim halimi' dermiş ya ben
de derdime derman olsun diye dertliler ararken, Kuran'ın sayfalarının arasında
buldum Asiye'yi... Sonra yine Kuran’ın sayfalarında gezinirken, bu dertten
muzdaribin bir tek Asiye olmadığını gördüm. Koca Peygamber Hz. İbrahim ve
'dertten başım alev aldı' diyen Hz. Zekeriyya'nın da benim gibi dertli olduğunu
gördüm...
Bir de Hz.
Peygamber'in sevgili eşi Hz. Ayşe... İnsan çocuk sahibi olunca mı anne olur?
Eğer öyle olsaydı Hz. Ayşe'ye 'müminlerin annesi' denilmezdi. Ümmeti Muhammedin
evlatlarına anne gibi sahip çıkan, onların gözlerinin acısı ciğerine işleyen
kadın 'anne' değil midir? Suriye'de bir mağarada yaşayan çocuğa gazeteci 'ne
yiyorsun?' diye sorduğunda 9 yaşlarındaki çocuk 'ot yiyorum abi' demişti.
Açlıktan, acılardan, ümitsizlikten perişan haldeki o çocuğun gözlerindeki acı
ve hüzün haftalarca gözümün önünden gitmedi. Ahh o çocuğa ulaşsam, gözünü
yüzünü güldürebilsem dedim...
Bazı insanlar
bazı duyguların 'anne' olmadan anlaşılamayacağını iddia ediyor. Ne kadar sığ,
dayanaksız ve aslında merhametsiz bir iddia. Bu genellemenin (anne olan anlar/
anne olmayan anlamaz gibi) o kadar çok istisnası var ki... Ve sanki bir fıkıh
kuralı gibi, duyguları da kurallaştırıp genelleyenler...
Görüyoruz, bazen de duyuyoruz ki bazı anneler evlatlarına karşı çok merhametsiz... Bazı anneler
çocuklarını hiç tanımıyorlar... Bazı anneler çocuklarına hiç saygı
duymuyorlar... Bazı anneler 'evladı sevmek; evlat kıymeti bilmek' ne demek
bilmiyorlar... Geçenlerde orta- lise talebelerinin annelerine konuşurken onlara:
'Herkes anne-baba kıymetinden bahsediyor, ben size evlat kıymeti bilmekten
bahsetmek istiyorum' dedim. Benim çocuğumun olmadığını bilen bazı arkadaşlar bu
cümlelerimi duyunca duygulandılar; zannediyorum benim durumuma üzüldüler. Hiç
kimse üzülmesin; ben de üzülmeyeyim. Asla! Allah'ın bana vermediği tek bir şeyi
düşünüp de verdiği milyonlarca nimeti görmeyecek kadar nankör
olmayacağım!
Merhamet bambaşka
bir duygu ve herkese nasip olmuyor. Bazen çocuk doğurmuş, anneliği biyolojik
olarak yaşayan bir kadında olmayan merhamet, anne olamamış bir kadında
ziyadesiyle olabiliyor. Evet, anneler kendi çocuklarını çok seviyorlar, kimse
bunun aksini söyleyemez; kastettiğim şey de bunun aksi değil. Ancak söz
konusu başkalarının çocukları olduğunda o çocukları, ümmetin çocuklarını, kendi
çocuğu olmayan anneler daha çok sahiplenir diye düşünüyorum. Hele yetim
çocuklar... En çok onlara sarılmak istiyorum. Zaten anne olamayan bir kadının
çekinmeden sarılacağı çocuklar, yetim ve öksüz çocuklardır. Annesi olan bir
çocuğa sarılırken hep çekinmişimdir, yanlış anlaşılırım diye... Çocuğu
olan-olmayan tüm kadınlar fıtraten 'anne' olarak yaratılmışlardır. Ben buna
inanıyorum. İşte bu annelik fıtratı, anne olamayınca, bir evlada doyasıya
sarılamayınca insana ızdırap yaşatıyor. İşte bu ızdırabın ilacı yetim
çocuklarla ilgilenmek... Ancak bundan daha mühim bir ilaç var ki; derde tam
derman! O da; bir nesil yetiştirmeyi meslek/ misyon edinmek. Anne kaygısıyla ve
şefkatiyle bir nesil yetiştirmeye çalışmak! Anne özverisi ve çabasıyla gece
gündüz ümmetin geleceğini düşünmek, koşturmak... Bütün talebelerini evladın
gibi görüp üzerlerine titremek...
Bir de bugünlerde,
anne olamamanın da bir nimet olduğu aklıma geliyor. Bazıları buna züğürt
tesellisi diyebilir. İsteyen istediğini desin. Esasında Allah'ın vermemesi birçok
konuda nimettir. Bazen para vermemesi, bazen de evlat vermemesi....
Vermemesinin birçok
hikmeti vardır elbette ama benim aklıma ilk gelenler şunlar:
Çocuğu olmayan
bir kişinin Allah'a hizmet etmeye zamanı ve imkanı daha fazla oluyor.
Kişi daha cesur
oluyor. 'Arkamda bir evlat kalacak' korkusu insanı durdurabiliyor.
Kafa- kalp dava ile daha çok meşgul oluyor.
Ve hayatı daha
özgürce ve daha kendin olarak yaşayabiliyorsun...
Son olarak çocuğu olmayan kadınlara diyorum ki evet zor bir imtihan ama o kadar da zor değil. Hayırsız bir evladın yaşatacağı zorluğun yanında, olmamasının zorluğunun lafı bile edilmez. Bir de Çocuğunun olmamasından dolayı hayata, hizmete, hatta Rabbine küsenler… Onları anlamıyorum ve onlara çok kızıyorum. Sen anne olmak için bu dünyaya gelmedin! Senin birinci vazifen Rabbinin rızasını elde etmek.
NOT: Bu yazıyı 4-5 yıl önce yazmış ancak yayımlamamıştım, bugün ilk defa paylaşıyorum... 10 Yıl boyunca çocuğum olmadı. Bu yazıyı yazdıktan bir süre
sonra anne olacağımı öğrendim ve oldum… Hamdolsun Rabbime. Vermediği zaman
sabretmeye ve hamdetmeye çalıştım (elbette ne yaptığımı Rabbim bilir),
verdiğinde de şükretmeye ve hamdetmeye çalışıyorum. Bazıları merak edebilir
'anne olduktan sonra yukarıdaki düşüncelerim değişti mi?' Hayır değişmedi.
Yine çok güzel bir yazı yazmışsınız hocam kaleminizden değilde yuregınızden dökülmüş biz de sizleri Şuan ki öncü nesilin annesi olarak görüyoruz Allah razı olsun
YanıtlaSilHocam ne diyeceğimi bilemiyorum. Bu kadar onurlu, aynı zamanda bir o kadar da Rabbine karşı sadakatli olan hocaların (okur olarak) talebeleri olmak ne büyük bir şeref. Hocam bizleri de manevi çocuklarınız olarak görün. Saygılarımla...
YanıtlaSilYazınızı okudum gerçekten çok güzel yazmışsınız, ellerinize sağlık
YanıtlaSilAllah razı olsun
Yazınız güzel bu dünyaya niçin geldiğinizin şuurunda olmanız Allah'ın size verdiği bir nimetidir. Rabbimiz bu dünyada ona layık kul olabilmeyi başta cümlemize nasip etsin size vermiş olduğu emanetini de onun yolunda razı olacağı bir kul olarak eğitmeyi nasip etsin. Bugün bende ikinci kez baba oldum elhamdülillah Allah razı olsun yüreğinize sağlık
YanıtlaSilAllahın dünyasında Allahın emrettiği olmalı
YanıtlaSilBir kadın değilim ama olaya psikolojik açıdan baktım ve çok duygulandım.. Perde arkasında olan hikmetlerin tespiti de çok güzeldi..
YanıtlaSilAllah razı olsun Hocam. Rabbim Ümmete hayır getirecek ÇOCUKLAR yetiştirebilmeyi nasip etsin İnşaAllah
YanıtlaSilRümeysa hocam iman kokulu o cümlelerinizleyine hüzünlendirdiniz bizi severek çok beğenerek okuyorum. Her okuduğumda bana iman veriyorsanki Allah razı olsun hocam. Yazacağınız yazıları merakla bekliyorum.
YanıtlaSilYüreği geniş hocam.. yüreğine sağlık.. ♡
YanıtlaSilSelam olsun size hocam.
YanıtlaSilKur'an ahlakına sahip olunca Kur'ani bir bakışla yazmışsınız.. Yüreğinize sağlık.. kıymetli hocam..
YanıtlaSilNe güzel bir bakış açısı.Allah razı olsun hocam.
YanıtlaSilTam bir dava kadınısınız.
YanıtlaSilSadece kendi cocugunu evlat olarak degil ummetin her bir ferdini evladin olarak gormeyi ne kadar guzel anlatmissinz kiymetli hocam sizin bir tane degil binlerce evladiniz var. Kaleminize ve yureginize saglik...
YanıtlaSil7 yıllık evliyim benimde çocuğum olmuyor.Islami eğitim alıyorum. Ve her ne zaman kitabının başına otursam diyorum ki Allah belkide beni bu nimetten mahrum etmemek ici n çocuk vermiyor.Hamdediyorum Allaha.Ilim ve hizmet ...bu ikisini n tadını hiç bir şeyde bulamam galiba.(imren)
YanıtlaSilAllah razı olsun her zaman ki gibi çok samimi bir yazı olmuş
YanıtlaSil