29 Nisan 2019 Pazartesi

ANNE OLMAK VEYA OLAMAMAK


             
           Biyolojik olarak  anne olamayan kadınlara selam ve sevgilerimle...

              Hz. Asiye... Firavun'un karısı... Allah'ın Kur'anda mümine kadınlara örnek gösterdiği kadın... Çocuk hasretiyle yanan bir yürek... Hz. Musa'nın ikinci annesi... Hz. Asiye'nin, Nil'de sandığın içindeki çocuğu görünce 'bu çocuğu evlat edinelim...'1 demesini, çocukları öldüren bir adam olan diktatör eşini ikna etme çabasını, Musa (as)'a annelik yapmasını ve belki de en önemlisi çocuğunun olmamasını hiç düşünmemiştim. Aslında belki de kendimin de çocuğunun olmayacağını hiç düşünmediğimden dolayı, bu durumlar dikkatimi çekmemişti. Damdan düşen 'bana bir damdan düşen bulun, o anlar benim halimi' dermiş ya ben de derdime derman olsun diye dertliler ararken, Kuran'ın sayfalarının arasında buldum Asiye'yi... Sonra yine Kuran’ın sayfalarında gezinirken, bu dertten muzdaribin bir tek Asiye olmadığını gördüm. Koca Peygamber Hz. İbrahim ve 'dertten başım alev aldı' diyen Hz. Zekeriyya'nın da benim gibi dertli olduğunu gördüm...   
              Bir de Hz. Peygamber'in sevgili eşi Hz. Ayşe... İnsan çocuk sahibi olunca mı anne olur? Eğer öyle olsaydı Hz. Ayşe'ye 'müminlerin annesi' denilmezdi. Ümmeti Muhammedin evlatlarına anne gibi sahip çıkan, onların gözlerinin acısı ciğerine işleyen kadın 'anne' değil midir? Suriye'de bir mağarada yaşayan çocuğa gazeteci 'ne yiyorsun?' diye sorduğunda 9 yaşlarındaki çocuk 'ot yiyorum abi' demişti. Açlıktan, acılardan, ümitsizlikten perişan haldeki o çocuğun gözlerindeki acı ve hüzün haftalarca gözümün önünden gitmedi. Ahh o çocuğa ulaşsam, gözünü yüzünü güldürebilsem dedim...
              Bazı insanlar bazı duyguların 'anne' olmadan anlaşılamayacağını iddia ediyor. Ne kadar sığ, dayanaksız ve aslında merhametsiz bir iddia. Bu genellemenin (anne olan anlar/ anne olmayan anlamaz gibi) o kadar çok istisnası var ki... Ve sanki bir fıkıh kuralı gibi, duyguları da kurallaştırıp genelleyenler...
             Görüyoruz, bazen de duyuyoruz ki bazı anneler evlatlarına karşı çok merhametsiz... Bazı anneler çocuklarını hiç tanımıyorlar... Bazı anneler çocuklarına hiç saygı duymuyorlar... Bazı anneler 'evladı sevmek; evlat kıymeti bilmek' ne demek bilmiyorlar... Geçenlerde orta- lise talebelerinin annelerine konuşurken onlara: 'Herkes anne-baba kıymetinden bahsediyor, ben size evlat kıymeti bilmekten bahsetmek istiyorum' dedim. Benim çocuğumun olmadığını bilen bazı arkadaşlar bu cümlelerimi duyunca duygulandılar; zannediyorum benim durumuma üzüldüler. Hiç kimse üzülmesin; ben de üzülmeyeyim. Asla! Allah'ın bana vermediği tek bir şeyi düşünüp de verdiği milyonlarca nimeti görmeyecek kadar nankör olmayacağım! 
              Merhamet bambaşka bir duygu ve herkese nasip olmuyor. Bazen çocuk doğurmuş, anneliği biyolojik olarak yaşayan bir kadında olmayan merhamet, anne olamamış bir kadında ziyadesiyle olabiliyor. Evet, anneler kendi çocuklarını çok seviyorlar, kimse bunun aksini söyleyemez; kastettiğim şey de bunun aksi değil. Ancak söz konusu başkalarının çocukları olduğunda o çocukları, ümmetin çocuklarını, kendi çocuğu olmayan anneler daha çok sahiplenir diye düşünüyorum. Hele yetim çocuklar... En çok onlara sarılmak istiyorum. Zaten anne olamayan bir kadının çekinmeden sarılacağı çocuklar, yetim ve öksüz çocuklardır. Annesi olan bir çocuğa sarılırken hep çekinmişimdir, yanlış anlaşılırım diye... Çocuğu olan-olmayan tüm kadınlar fıtraten 'anne' olarak yaratılmışlardır. Ben buna inanıyorum. İşte bu annelik fıtratı, anne olamayınca, bir evlada doyasıya sarılamayınca insana ızdırap yaşatıyor. İşte bu ızdırabın ilacı yetim çocuklarla ilgilenmek... Ancak bundan daha mühim bir ilaç var ki; derde tam derman! O da; bir nesil yetiştirmeyi meslek/ misyon edinmek. Anne kaygısıyla ve şefkatiyle bir nesil yetiştirmeye çalışmak! Anne özverisi ve çabasıyla gece gündüz ümmetin geleceğini düşünmek, koşturmak... Bütün talebelerini evladın gibi görüp üzerlerine titremek...            
             Bir de bugünlerde, anne olamamanın da bir nimet olduğu aklıma geliyor. Bazıları buna züğürt tesellisi diyebilir. İsteyen istediğini desin. Esasında Allah'ın vermemesi birçok konuda nimettir. Bazen para vermemesi, bazen de evlat vermemesi....
              Vermemesinin birçok hikmeti vardır elbette ama benim aklıma ilk gelenler şunlar:                     
              Çocuğu olmayan bir kişinin Allah'a hizmet etmeye zamanı ve imkanı daha fazla oluyor.
              Kişi daha cesur oluyor. 'Arkamda bir evlat kalacak' korkusu insanı durdurabiliyor.
              Kafa- kalp dava ile daha çok meşgul oluyor.
              Ve hayatı daha özgürce ve daha kendin olarak yaşayabiliyorsun...
 
             Son olarak çocuğu olmayan kadınlara diyorum ki evet zor bir imtihan ama o kadar da zor değil. Hayırsız bir evladın yaşatacağı zorluğun yanında, olmamasının zorluğunun lafı bile edilmez. Bir de Çocuğunun olmamasından dolayı hayata, hizmete, hatta Rabbine küsenler… Onları anlamıyorum ve onlara çok kızıyorum. Sen anne olmak için bu dünyaya gelmedin! Senin birinci vazifen Rabbinin rızasını elde etmek.   

NOT: Bu yazıyı 4-5 yıl önce yazmış ancak yayımlamamıştım, bugün ilk defa paylaşıyorum... 10 Yıl boyunca çocuğum olmadı. Bu yazıyı yazdıktan bir süre sonra anne olacağımı öğrendim ve oldum… Hamdolsun Rabbime. Vermediği zaman sabretmeye ve hamdetmeye çalıştım (elbette ne yaptığımı Rabbim bilir), verdiğinde de şükretmeye ve hamdetmeye çalışıyorum. Bazıları merak edebilir 'anne olduktan sonra yukarıdaki düşüncelerim değişti mi?' Hayır değişmedi.    

1-      Kasas 9       
           




16 yorum:

  1. Yine çok güzel bir yazı yazmışsınız hocam kaleminizden değilde yuregınızden dökülmüş biz de sizleri Şuan ki öncü nesilin annesi olarak görüyoruz Allah razı olsun

    YanıtlaSil
  2. Hocam ne diyeceğimi bilemiyorum. Bu kadar onurlu, aynı zamanda bir o kadar da Rabbine karşı sadakatli olan hocaların (okur olarak) talebeleri olmak ne büyük bir şeref. Hocam bizleri de manevi çocuklarınız olarak görün. Saygılarımla...

    YanıtlaSil
  3. Yazınızı okudum gerçekten çok güzel yazmışsınız, ellerinize sağlık
    Allah razı olsun

    YanıtlaSil
  4. Yazınız güzel bu dünyaya niçin geldiğinizin şuurunda olmanız Allah'ın size verdiği bir nimetidir. Rabbimiz bu dünyada ona layık kul olabilmeyi başta cümlemize nasip etsin size vermiş olduğu emanetini de onun yolunda razı olacağı bir kul olarak eğitmeyi nasip etsin. Bugün bende ikinci kez baba oldum elhamdülillah Allah razı olsun yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Allahın dünyasında Allahın emrettiği olmalı

    YanıtlaSil
  6. Bir kadın değilim ama olaya psikolojik açıdan baktım ve çok duygulandım.. Perde arkasında olan hikmetlerin tespiti de çok güzeldi..

    YanıtlaSil
  7. Allah razı olsun Hocam. Rabbim Ümmete hayır getirecek ÇOCUKLAR yetiştirebilmeyi nasip etsin İnşaAllah

    YanıtlaSil
  8. Rümeysa hocam iman kokulu o cümlelerinizleyine hüzünlendirdiniz bizi severek çok beğenerek okuyorum. Her okuduğumda bana iman veriyorsanki Allah razı olsun hocam. Yazacağınız yazıları merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil
  9. Yüreği geniş hocam.. yüreğine sağlık.. ♡

    YanıtlaSil
  10. Kur'an ahlakına sahip olunca Kur'ani bir bakışla yazmışsınız.. Yüreğinize sağlık.. kıymetli hocam..

    YanıtlaSil
  11. Ne güzel bir bakış açısı.Allah razı olsun hocam.

    YanıtlaSil
  12. Tam bir dava kadınısınız.

    YanıtlaSil
  13. Sadece kendi cocugunu evlat olarak degil ummetin her bir ferdini evladin olarak gormeyi ne kadar guzel anlatmissinz kiymetli hocam sizin bir tane degil binlerce evladiniz var. Kaleminize ve yureginize saglik...

    YanıtlaSil
  14. 7 yıllık evliyim benimde çocuğum olmuyor.Islami eğitim alıyorum. Ve her ne zaman kitabının başına otursam diyorum ki Allah belkide beni bu nimetten mahrum etmemek ici n çocuk vermiyor.Hamdediyorum Allaha.Ilim ve hizmet ...bu ikisini n tadını hiç bir şeyde bulamam galiba.(imren)

    YanıtlaSil
  15. Allah razı olsun her zaman ki gibi çok samimi bir yazı olmuş

    YanıtlaSil