16 Şubat 2020 Pazar

OKU(YA)MAYAN YAZARLAR


     

          Her sene kitap fuarına katılmaya çalışırım. Fuarda yayınevlerini gezmenin yanısıra, yazar söyleşileri vs. gibi uygun etkinlere de elimden geldiğince iştirak etmeye gayret ederim. Bu yıl fuara yeterince zaman ayıramadım, etkinlikleri de takip edemedim. Ancak yine de kısa süreliğine de olsa arkadaşlarla gittik ve bazı yayınevlerini gezdikten ve yeni çıkan kitaplara bakabildiğimiz kadar baktıktan sonra katılabileceğimiz bir söyleşi var mı diye etkinliklerin yapıldığı bölüme geçtik. Sadece bir salonda etkinlik vardı. Salonun önündeki levhaya 'Öykünün dili' diye bir etkinlik yazılmış ve Çukurovalı 5 öykücünün sunum yapacağı belirtilmişti. Aslında öykü okumayı severim ama daha önce öykü yazarlarının nasıl yazdıklarını, yazdıklarının ne kadarının hayal gücü, ne kadarının gerçek hayattan etkilenilerek yazıldığını, onların dilinden dinlememiştim. Arkadaşlarla salona girdik. Seyirci o kadar azdı ki, ilk 2 sıra ancak dolmuş, aralarda da tek tük oturanlar vardı. Biz de arkadaşlarla en arka sıralara oturduk ve öykücülerin sunumlarını izlemeye başladık. Hemen hepsi 60 yaş üzerinde olan öykücüler, büyük bir heyecan ile kısaca öykücülükten bahsediyorlar, daha sonra da kendi öykülerinden bazı bölümleri okuyorlardı. Sıra en sondan bir önceki yazara geldiğinde yazdığı öyküyü okumakta o kadar zorlanıyordu ki. Bir çok yerde dili sürçüyor, bazı yerlerde duraklıyor, vurgusuz ve tesirsiz okuyordu. Evet, okumasında bir problem vardı ama olabilir diye düşündüm ve kafamı okunan öyküye vermeye çalıştım....
         Öykücü öyküsünü sabırla okumaya, bizlerde sabırla dinlemeye devam ederken, belki de edebiyata hiç meraklı olmayan, belki de sırf hava olsun diye etkinliğe katılmış olan, belki de bunların ötesinde insanları mahcup etmeyi marifet bilen bir seyirci 'daha yazdığını okuyamıyor' dedi. Salon buz kesildi... Okurken zaten çekinerek ve zoraki okuyan yaşlı öykücü kıpkırmızı oldu ama öyküsünü okumayı bırakmadı ve sonuna kadar tamamladı. Sunumlar tamamlandığında hepimiz bir tuhaf olmuştuk. Okunan öykülerden ziyade saygısız seyircinin söyledikleri aklımızdaydı. Allah'tan programı yöneten kişi yüreğimize su serpen bir açıklama ile hem yazarı hem bizi rahatlattı ve işgüzar seyirciye de bir ders vermiş oldu. Moderatör :' Evet, 'yazdığını bile okuyamıyor' dediğiniz öykücümüz, yıllarca bir fabrika işçisi olarak çalışmış, ilkokul mezunu bir yazardır. Ancak yürekten yazdığı öyküler bizim için kıymetlidir' gibi sözler söyledi.
         Eğitimin diplomadan çok öte bir marifet olduğunu, zannediyorum en iyi bu dönem anlayabiliriz.* Çünkü bu gerçeği analiz edeceğimiz o kadar çok veri var ki elimizde. Alparslan Hocamız bir gün 'okullar mektep olmayalı yıllar oldu' demişti. Diplomalı binlerce insan kitap okumuyor... Eğitim ve kültürüyle toplumu aydınlatması gereken etiket sahibi binlerce insan sadece maddiyat peşinde koşuyor... Öte yandan diploması olmayan bazı gençlerimizin, diplomalı binlerce üniversiteliden milyon kat daha eğitimli, daha ilgili ve ufku açık olduğunu görüyoruz.
         Hal böyle olunca, okul okumayan ama daha düzeyli bir eğitim gören ve kitap okuyan gençlerimiz diğerlerinden daha kıymetlidir. Okul okumayan ama gayet iyi yazan yazarların okul okuyan ama bir dilekçe bile yazmayı beceremeyenlerden daha kıymetli olduğu gibi... Tabi normal olarak her ikisi beraber olsa daha iyi olmaz mı sorusu akla geliyor. Buna normalde 'evet, elbette' demem gerekir. Bir eğitimcinin kızı olmam hasebiyle de bu soruya bu cevabı vermem gerekir. Ancak son günlerde, eğitimli zannettiğimiz insanların kafalarının o kadar çok karışık olduğunu müşahade ettim ki, artık bu soruya öyle kolayca 'elbette' diyemiyorum, belki kerhen 'elbette' diyorum. Bir gün okullarımız gerçek mekteplere dönüşürse, ben de bu soruya gönül rahatlığıyla 'elbette' derim inşaallah...


*Tabi bu konuda ironik bir durum da yok değil. Diplomanın marifet olduğunu da gördük, o ayrı bir konu...




5 yorum:

  1. Yazilarinizi ilgiyle takip ediyorum fikirlerinize hem katiliyorum hemde okudugum zaman beni aydinlatiyorsunuz
    Allah razi olsun hocam..

    YanıtlaSil
  2. Valla doğru...
    Etrafımızda çom diplomalı cahil var

    YanıtlaSil
  3. Güzel bir yazı olmuş ağzınıza yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Insanların Alimlere saygısı kalmamış bu durum artık maalesef beni şaşırtmıyor..

    YanıtlaSil