28 Ekim 2019 Pazartesi
Hayata Dair Anekdotlar - 2
'Ben Kürdüm' dedi
1988 yılının Ekim ayı. Yatılı bir kız lisesinin 1. sınıfındayım ve Türkiye'nin çeşitli yerlerinden gelen 22 genç kız bir aradayız. Tabi ilk haftalar tanıma, tanışma, kendine yakın olanları anlama günleri, çünkü 15 yaşındasınız ve ailenizden ilk defa ayrılmışsınız. İster istemez dertleşecek, fıtratınıza , ruhunuza, şimdilerin ifadesiyle frekansınıza, uyacak arkadaş arıyorsunuz. 4-5 arkadaş hemen kaynaştık. İlk haftalarda birbirimize hayatımızı, ailelerimizi anlatıyor, esasında kendimizi tanıtıyorduk. Bir arkadaşımız, belki de içimizdeki en sıcak kanlı, en hayat dolu arkadaşımız hepimize bir şey söylemek istiyordu ama bir türlü söyleyemiyor, çekiniyordu. Sonra bir gün yatakhanenin ıssız bir köşesine beni çağırdı ve iyice yaklaşarak dedi ki : Biliyor musun ben Kürdüm. Bu şekilde sessizce ve ıssız bir yerde söylemesine çok şaşırmıştım. Şaşkınlığımı üzerimden hemen attım ve 'olabilir' dedim. Arkadaşım bir kaç dakika sonra 'bu defa daha acayip bir şey söyleyeceğim' dedi. Ben de 'söyle lütfen rahat ol, biz arkadaşız' dedim. Arkadaşım 'Ben Tunceliliyim ve aleviyim' dedi. Ben yine arkadaşıma 'olabilir, sen benim arkadaşımsın, bu durumlar hiçbir şeyi değiştirmeyecek' dedim... Oysa benim ailemin çoğu Türkçü. Kökleri Aydın'a dayanan ve atadan öteden Türk olan bir aile. Evimizde Ziya Gökalp'in kitapları elden ele dolaşırdı. Babam Türklüğü severdi ama hiç bir zaman ırkçı olmadı bize de ırçılığı aşılamadı... Bu konuda Alparslan Kuytul Hocamız: 'Kişinin kendi ırkını sevmesi normaldir, o ırkı üstün görmesi ise ırkçılıktır' der.
Benim o Kürt ve alevi arkadaşım 4 yıl boyunca gece gündüz en yakın arkadaşlarımdan oldu. Okuduğumuz yıllar boyunca bu arkadaşım, ben ve bazı arkadaşlarımın ona verdiği cesaretle kürt olduğunu söylemeye hiç utanmadı. Daha sonra hayat tarzı tercihimizden olsa gerek, hayat bizi ayrı mekanlara, ortamlara attı. Geçenlerde arkadaşımla bir yerde tevafuk karşılaştık. Sanki dün ayrılmışız gibi konuşmaya başladık... Elbette hayatlarımız çok farklı ama, aradan yıllar geçmesine rağmen birbirimizle düşüncelerimizi konuşabildik... Türkiye 30 yıl önceki Türkiye değil. 30 yılda Kürt-Türk-Arap ırkları birbirine o kadar çok karıştı ki... Herkes birbiriyle evlendi, arkadaş oldu ve akraba, komşu oldu... Alevi- sünnilik meselesinde ise, arada inanç anlamında ciddi farklılıklar olsa da, görüşme- konuşma, arkadaşlık- komşuluk ilişkilerini ihmal etmeyen bir toplum haline gelme mecburiyetimiz var. Alevi sünni birbiriyle arkadaşlıklar kurmalı, komşular birbirini ziyaret etmeli...
Bugün hala Kürtlerin rahatça ve özgüven içerisinde kendilerinin de özvatanı olan bu topraklarda 'Kürdüm ' diyememeleri, Kürtçe koşmaya çekinmeleri ve bazı geri kafalılardan tepkiler almaları beni çok şaşırtıyor ve üzüyor. Belli ki birileri Türkiyeyi çok daha geriye götürmeye çalışıyor. Dikkat etmek lazım...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ne yazık ki ırkçılık her yerde var islami bir bilince sahib olan kişi zaten bunu yapmaz toplumun islami bilinçten nekadar uzak olduğunu görüyoruz inşallah islami öğrendikçe Müslümanı Müslümana bu konuda düşman edemezler
YanıtlaSil