Başörtüsü konusunda her
tesettürlü bayanın bir hikâyesi vardır. Ben burada kendi hikâyemi anlatacağım… Ben
sonradan örtünenlerdenim… Açıkçası atadan öteden örtülü olanlara hep gıpta
etmişimdir… Ama sonra, ‘olsun yine de zararın neresinden dönsen kardır’ deyip kendini avutanlardanım… 20 yaşımda başımı örttüğümde, gerek arkadaş gerekse de akraba
çevremden çok ciddi tepkiler aldım. Bu tepkiler karşısında zorlanmadım desem yalan olur. Zorlandım, hem de
çok… Çünkü beni o yaşa kadar tesettürlü görmeyen insanlar buna anlam
veremiyorlar ve kararımı çeşitli dozlarda sorguluyorlardı. Oysa ben çocukluğundan beri Allah’ı seven ve O'nun razı
olmayacağı bir şeyi yapmaktan korkan bir insandım. 13 yaşımda babamı
kaybettiğimde Rabbime yakınlığım daha da çok arttı. Çoğu gece Onunla adeta
dertleşiyor, konuşuyordum. İnsanın Rabbiyle irtibatlı olması illa vahiy
almasıyla olmazmış... Çünkü O, insana en yakın olan, şah damarından da yakın
olanmış… Allah’ın insana yakınlığını, Allah ile dertleşenler anlar, hisseder,
bilir. Onunla dertleşmek, O'na olan sevgimi her geçen gün ziyadeleştirdi. Ve yaşadığım bu sevgi ‘madem O'nu seviyorum, o halde O'nun dediği gibi yaşayacağım’
noktasına gelmemi sağladı. Evet O’nun dediği gibi yaşayacaktım ama, bu öyle
kolay bir hadise değildi. Henüz sevgim, nefsime ve çevremden gelecek tepkileri
görmezden gelmeme yetecek boyutta değildi. Uzunca bir süre, kalbim ve hayatım
tezat bir şekilde yaşadım. Kimi zaman rüzgârın önündeki yaprak gibi, bir o tarafa
bir bu tarafa savruldum. Bir türlü karar veremiyor, adım atamıyordum. Çevreden gelecek
tepkileri çok önemsiyordum. Devlet memuruydum ve geniş bir arkadaş çevrem
vardı. Tesettüre büründüğümde kimler ne tepki gösterecek diye saatlerce
düşünüyor, herkesi sırayla aklımdan geçiriyordum…
Bir gün, ‘böyle olmaz’ dedim. Yıllar
geçiyor ve ben ikiyüzlü bir hayat yaşamaya devam ediyordum. Rabbimi çok
sevdiğimi söylüyor ve bu sevgiyi derinden hissediyordum ancak, Onun dediğini
yapamıyordum. Namaz kılıyordum ama tek görevimin namaz olmadığını da iyi
biliyordum… Günlerce, gecelerce düşündüm… Artık bu aşamadan sonra böyle
yaşayamayacağıma karar verdim. Allah’ın dünyasında yaşıyordum, O'nun yarattığı
bedenin içerisinde, O'nun yarattığı ruhla… Ancak, O'nun emirlerini, insanların
tepkisinden çekindiğimden dolayı yapamıyordum. Bu olacak şey değildi. Hele de
seven insanın yapacağı şey hiç değildi...
Benim tesettüre bürünmem, bir farzı yerine getirme mecburiyetinden veya bir farza sabretme duygusundan farklıydı… Ben, mecbur olduğum için değil, Rabbimi sevdiğim için başımı örttüm. Kendisini çok sevdiğim Rabbimin emri de bana sevgili geldi. BEN BAŞÖRTÜSÜNÜ ÇOK SEVDİM… Onun için başımı örttüğüm gün, hayatımın en mutlu günüydü. Çünkü beni yaratana, sevdiğime, sevgimi hem de seve seve, sevine sevine ispatlıyordum. Başörtüsü sevginin ispatı mı? Başörtülü olmayan Allah’ı sevmiyor mu? Birinci sorunun cevabı, evet başörtüsü sevginin ispatı... Çünkü seven, sevdiğinin dediğini yapar, hatta sevdiğinin dediğini yapmak için can atar. Ve başörtüsü, ALLAH’IN DEDİĞİ; sevdiğimin emri...
Benim tesettüre bürünmem, bir farzı yerine getirme mecburiyetinden veya bir farza sabretme duygusundan farklıydı… Ben, mecbur olduğum için değil, Rabbimi sevdiğim için başımı örttüm. Kendisini çok sevdiğim Rabbimin emri de bana sevgili geldi. BEN BAŞÖRTÜSÜNÜ ÇOK SEVDİM… Onun için başımı örttüğüm gün, hayatımın en mutlu günüydü. Çünkü beni yaratana, sevdiğime, sevgimi hem de seve seve, sevine sevine ispatlıyordum. Başörtüsü sevginin ispatı mı? Başörtülü olmayan Allah’ı sevmiyor mu? Birinci sorunun cevabı, evet başörtüsü sevginin ispatı... Çünkü seven, sevdiğinin dediğini yapar, hatta sevdiğinin dediğini yapmak için can atar. Ve başörtüsü, ALLAH’IN DEDİĞİ; sevdiğimin emri...
Sevgi fedakarlık yapmaktır
derler. Yani sevdiğin uğrunda bazı şeyleri feda etmek… Benim başımı örtmem asla
bir fedakarlık değildi. Çünkü başörtüsü, Rabbimin bana ve tüm kadınlara bir lütfudur.
Çünkü o kadar fıtrîdir ki… Yani yapımıza - yaratılışımıza en uygun giyim
tarzı... Kadının nefsi süslenip püslenmeyi, kendini güzel göstermeyi sevebilir;
isteyebilir. Ancak kadının kalbi- ruhu, açık saçıklıkla sıkılır; rahatsız olur. Bir
arkadaşımın küçük bir kızı vardı, çok
açık giyiniyordu. Bir gün arkadaşıma sordum: Bu çocuk nasıl bu kadar açık
giyinmeye alıştı diye. Hani çocuk fıtrattır; çocukta insan fıtratının nasıl
olduğu görülür. Arkadaşım: Çocuğumu bu kadar açık giyinmeye alıştırmak hiç kolay olmadı. İlk defa mini eteği
giydirdiğimde bacaklarını sakladı, elleriyle kapatıyordu, ‘anne ben asla böyle
çıkamam dışarı, utanırım’ diyordu. Sonra ben de beraber mini etek giydim, ‘bak bu
normal bir şey zamanla alışırsın’ dedim. Utana sıkıla dışarı çıktı. Sonra da
alıştı gitti dedi…
Dolayısıyla TESETTÜR esasında FITRATTIR. Yani bir kadının yaşamakta asla zorlanmayacağı bir ibadettir. Peki, neden zorlanıyorlar? Çünkü Rablerini tanımadan, sevmeden, Rablerine ibadet yoluna girmişler. Oysa Allah’ı sevmeden namazı, orucu, Allah yolunda malını vermeyi, zamanını vermeyi, gençliğini vermeyi, nefsani isteklerini feda etmeyi sevmek, mümkün değildir. Kulluk sevgiyle yaşanılacak, sebat edilecek ve asla vazgeçilemeyecek bir aşktır. İşte bu aşka düşenler kullukta zorlanmazlar. Ancak gençliğine, toprak olacak güzelliğine, insanların iltifatına, tadı uçup gidecek ve acısı asla gitmeyecek olan haramlara gönlünü kaptıranlar zorlanırlar. Markalı giyim- kuşamı, çeşit çeşit saç modellerini, fiziksel güzellikte önde olmayı marifet bilenler, zorlanırlar. Onlar nefsin hoşuna giden geçici duyguları, kalbi mutmain eden ve insana GERÇEK MUTLULUĞU yaşatan Allah aşkına tercih ederler. Ne kötü bir tercih…
Dolayısıyla TESETTÜR esasında FITRATTIR. Yani bir kadının yaşamakta asla zorlanmayacağı bir ibadettir. Peki, neden zorlanıyorlar? Çünkü Rablerini tanımadan, sevmeden, Rablerine ibadet yoluna girmişler. Oysa Allah’ı sevmeden namazı, orucu, Allah yolunda malını vermeyi, zamanını vermeyi, gençliğini vermeyi, nefsani isteklerini feda etmeyi sevmek, mümkün değildir. Kulluk sevgiyle yaşanılacak, sebat edilecek ve asla vazgeçilemeyecek bir aşktır. İşte bu aşka düşenler kullukta zorlanmazlar. Ancak gençliğine, toprak olacak güzelliğine, insanların iltifatına, tadı uçup gidecek ve acısı asla gitmeyecek olan haramlara gönlünü kaptıranlar zorlanırlar. Markalı giyim- kuşamı, çeşit çeşit saç modellerini, fiziksel güzellikte önde olmayı marifet bilenler, zorlanırlar. Onlar nefsin hoşuna giden geçici duyguları, kalbi mutmain eden ve insana GERÇEK MUTLULUĞU yaşatan Allah aşkına tercih ederler. Ne kötü bir tercih…
Bugünlerde baş örtülü olupta
sonradan başını açan kızların hikâyeleri dolaşıyor internette. Çevresini
umursamadan büyük bir cesaretle(!) başını açan kızlar adeta kahraman gibi
anlatılıyor. Saçlarını rüzgârda savuran bir genç kızın, özgürlüğü hissettiğinden bahsediliyor. Tesettürden vazgeçtikten sonra, giydiği patolon ne kadar darsa, o kadar özgüven sahibi olduğunu anlatan kızlardan bahsediliyor... Genç kızlarımıza sahte bir özgürlük sunularak, bu kızlarımız gerçek özgürlükten mahrum olsun isteniyor... Ve kulluk ve tesettür konusunda yeterince şuura ve aşka ulaşmamış olan diğer
kızlara da bir mesaj veriliyor: ‘Sen de cesaret edebilirsin; sen de başını açabilirsin;
sen de kendi kahramanlık hikayeni yazabilirsin; böylece sen de ÖZGÜR(!)
olabilirsin.’ Deniliyor. Özgürlük denilerek nefsinin, süsün- püsün esareti
empoze ediliyor.
Oysa özgürlük nedir? Rabbimiz, adı 'İslam' olan teslimiyetin içerisinde özgürlüğü yaşatır bize... Rabbine kul olan insan, nefsine, dünyaya, eşyaya karşı özgür olur... Rabbine kul olan insan, nefsine karşı efendi olur. Efendi hürdür; özgürdür... Kulluğun yaşattığı hürriyet, kadına asalet kazandırır. Böyle bir kadın nefsinin tüm prangalarından kurtulur. Kalbi hür; aklı hür; ruhu hür bir insan olur. Sahte özgürlük pompalayanlara zerre kadar aldırış etmez; gerçek özgürlüğün, Allah'a kullukta olduğunu bilir, kulluğun ve TESETTÜRÜN zevkini yaşar.
Başını örten de açan da elbette bizim kızımız, bizim canımızdır. Ancak bizim canlarımıza, zehirli düşüncelerini empoze ederek, onları fıtratlarından uzaklaştırıp mutsuzluğa, huzursuzluğa ve nefsin egemenliğindeki esarete mahkum etmeye çalışanlara karşı, son nefesimize kadar mücadele edeceğimizi kimse unutmasın! Rabbim bu zehirli düşüncelere sahip olanların ağına düşmekten tüm genç kızlarımızı muhafaza eylesin. Düşenleri tez zamanda kurtarsın (Amin)
Başını örten de açan da elbette bizim kızımız, bizim canımızdır. Ancak bizim canlarımıza, zehirli düşüncelerini empoze ederek, onları fıtratlarından uzaklaştırıp mutsuzluğa, huzursuzluğa ve nefsin egemenliğindeki esarete mahkum etmeye çalışanlara karşı, son nefesimize kadar mücadele edeceğimizi kimse unutmasın! Rabbim bu zehirli düşüncelere sahip olanların ağına düşmekten tüm genç kızlarımızı muhafaza eylesin. Düşenleri tez zamanda kurtarsın (Amin)
Çok güzel yazmışsınız Allah razı olsun
YanıtlaSilAllah razi olsun Hocam... Yureginize saglik
YanıtlaSilYazıniz Allah sevgisi aşılıyor...INSALLAH genclerimize vesile olur cumleleriniz..
ALLAH RAZİ OLSUN
YanıtlaSilAllah razı olsun çok güzel yazmışsınız emeğinize sağkık kaleminize sağlık.
YanıtlaSilAllah razı olsun.cok güzel bir yazı.
YanıtlaSilO kadar etkileyici ki..Herkes okumalı. .
YanıtlaSilRabbim sizden ebeden razı olsun hocam şu karanlık çağda bize ışık tutuyorsunuz
YanıtlaSilYüreğinize sağlık hocam...
YanıtlaSilAllah razı olsun
YanıtlaSilO kadar da etkileyici değil hatta bi kısmı bana göre çok havadan kalmış
YanıtlaSilFitratimizdan dolayı gönlümüz haramlar işlerken hiç razi degildi .Allaha kul olan kimseye kole olmaz❀
YanıtlaSilALLAH RAZI OLSUN
YanıtlaSilAllah razı olsun Hocam kaleminize yüreğinize sağlık. HAKKIYLA TESETTURU YASAYANLARDAN OLMAYI Rabbim nasip etsin.
YanıtlaSilGüzel duygular, hak sozler dile gelmeyince setytani oyunlarin kurbani oluyoruz. Hakkı bilenler susunca meydan sapitan ve saptiranlara kalıyor. Rabbim cumlemizi nefsin ve dünyanın fitmesinden korusun. Allah razı olsun
YanıtlaSilYüreğinize sağlık hocam çok güzel yazmışsınız..🌸
YanıtlaSilBeş parametmez tamamen siyasal islamcı bakış açısıyla yazılmış boş bir yazı.
YanıtlaSilAydınlattığınız için Allah razi olsun
YanıtlaSilAllah razı olsun hocam yüreğinize sağlık.Rabbim evlatlarımızı kendi rızasına uygun yetiştirmeyi nasip etsin
YanıtlaSilRabbim yüreĝinize kaleminize kuvvet versin Hocamm ne güzel kaleme dökmüşsünuz, rabbine kul olan insan, nefsine karşı efendi olur..
YanıtlaSilS. Aleyküm hocam Allah razı olsun. Hocam benim görümce kapıyı ama şuan başunıaçtı. Bu konuda bana onunla nasıl konuşmamı önerirsiniz. Teşekkür ederim
YanıtlaSil.
YanıtlaSilRabbim kaleminize güç kuvvet versin inşeallah. Bütün yazılarınızı sıkılmadan okuyorum. Çok akıcı sade ve hayatın içinden yaşayarak yazıyorsunuz. Yazılarınızın devamını bekleriz. Allah razı olsun hocam.
YanıtlaSilCok güzeldi çok merak ettiğim bir konuydu.... Allah razı olsun hcm.. Aminnnn
YanıtlaSil